Kalp krizinde bu hatalara dikkat!
İSTANBUL (İGFA)- Kalp krizinin en yaygın belirtisi, ‘göğüs ağrısı’ oluyor.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Haldun Akgöz, kalp krizinin en yaygın belirtisinin ‘göğüs ağrısı’ olduğuna dikkat çekerek, “Ağrı süresi 10 dakikayı geçtiğinde akla mutlaka kalp krizi gelmelidir. Bu durumda hastaya en kısa sürede tam teşekküllü bir hastanede müdahale etmek yaşamsal önem taşımaktadır. Günümüzde erken tanı ve doğru tedavi sayesinde kalp krizinden ölüm oranları giderek azalmaktadır” dedi.
GÖĞÜS AĞRISI 10 DAKİKADAN FAZLA SÜRDÜYSE, DİKKAT!
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Haldun Akgöz, kalbe ait göğüs ağrısının şiddetli ve ani başlangıca sahip olmadığını belirterek, “Ağrı girdikten sonra şiddeti yavaşça artar. Nefes almakla şiddeti değişmez, genel olarak baskı tarzında künt bir ağrıdır. Hasta ağrıyı parmakla gösteremez, eli veya yumruğu ile göğüs üzerindeki yerini tarif edebilir. Sol kola, boyuna, omuzlara, karın, çene ve sırta yayılabilir” dedi. Prof. Dr. Akgöz, “Ağrı süresi 10 dakikayı geçtiğinde akla mutlaka kalp krizi gelmelidir” uyarısında bulunarak, kalp krizinin diğer belirtilerini şöyle sıralıyor: “Daha az sıklıkta olmak üzere; nefes darlığı, çarpıntı, terleme, tansiyonda düşme veya yükselme, halsizlik, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, kol iç yüzü ve parmaklara yayılan uyuşma önemli belirtiler arasında sayılmalıdır. Ancak diyabetik hastalarda ağrı şikayeti nöropati nedeniyle daha az ön planda olabilir.” diye konuştu.
Kalp krizi geçiren hastaya doğru müdahalede bulunmak yaşamsal önem taşıyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Haldun Akgöz, kalp krizi sırasında yapılan bazı hatalı uygulamaların hastaya ciddi zarar verebileceğini işaret ederek, “Başını soğuk suyla yıkama, ağrı kesici verme, hatta mide rahatsızlığına yorarak hastayı kusmaya teşvik etme girişimleri sadece daha fazla zarar verme potansiyeli taşır ve zaman kaybını artırır” uyarısında bulundu. Kalp krizi kalbin kanlanmasından sorumlu olan koroner damarlardaki tıkanıklık veya aşırı daralmalara bağlı olarak kalp kasına kan akışının kesilmesi durumu olarak tanımlanırken, “Koroner kan damarlarındaki tıkanmalar genel olarak bu damarların iç yüzünde yer alan aterosklerotik plakların yırtılması ve üzerinde pıhtı oluşmasıyla meydana geliyor. Daha az olarak da bu plaktan kopan parçaların veya pıhtının daha alt bölgeye doğru hareket edip daha ince bir damar segmentini tıkamasıyla da oluşuyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Haldun Akgöz, düzenli kontroller ve yaşam alışkanlıklarında yapılacak olan düzenlemeler ile kalp krizinin büyük oranda önlenebileceğini belirterek, “Öncelikle her birey koroner kalp hastalığını kolaylaştıran faktörler açısından kendini sorgulamalı, hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından itibaren düzenli olarak kalp muayenesini ve kan tahlillerini yaptırmalıdır. Ayrıca sigara kullanımını bırakmak, dengeli ve sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, diyabet varlığında şekerin normal sınırlarda kalmasına özen göstermek, kan basıncını düşük tutmak ve stresten uzak kalmak son derece önemlidir” diye konuştu.